Tek başına bir anlam ifade etmemekle birlikte başlarına geldikleri kelimeleri mecrur (son harekelerini kesra) yaparlar.
فِي (Fi) De, Da
فِي البَيْتِ : Evde-Evin içinde.
عَلَى (Alâ) Üstünde
عَلَى المَكْتَبِ : Masanın üzerinde.
دَخَلْتُ عَلَى المُدِيرِ : Müdürün odasına gittim.
لِ (Li) İçin
لِلهِ : Allah için.
مِنْ (Min) İki farklı kullanımı vardır. 1- den, dan, 2- Vurgu yapmak için.
خَرَجْتُ مِنَ البَيْتِ : Evden çıktım.(1)
مِنْ أَيْنَ أَنْتَ؟ : Sen nerelisin? (Sen neredensin?)(1)
أَنَا مِنْ اليَابَانِ : Japonyadanım.(1)
مَا غَابَ مِنْ أَحَدٍ : Kimse gelmemezlik yapmadı.(2)
لَا يَخْرُجْ مِنْ أَحَدٍ : Kimse dışarı çıkmasın.(2)
لَا تَكْتُبْ مِنْ شَيْءٍ : Hiçbir şey yazmayın.(2)
ھَلْ مِنْ سُؤَالٍ؟ : Sorusu olan var mı?(2)
ھَلْ مِنْ سُؤَالٍ عِنْدَكَ؟ : Sorusu olan var mı?(2)
إِلَى (İlâ) İki farklı kullanımı vardır. 1- e,a doğru, 2- Bitişik zamirler ile birlikte kullanılırsa ‘Al’ fiili olur.
ذَھَبْتُ إِلَى البَيْتِ : Eve gittim.(1)
أَيْنَ ذَھَبَ؟ : Nereye gitti?(1)
ذَھَبَ إِلَى المُدِيْرِ : Müdüre gitti.(1)
خَرَجَ المُدَرِّسُ مِنْ الفَصْلِ وَ ذَھَبَ إِلَى المُدِيرِ : Öğretmen sınıftan çıktı ve müdüre gitti.(1)
إِلَيْكَ ھذا الكِتابَ : Bu kitabı al.(2)
إِلَيْكُنَّ ھذه الدَّفَاتِرَ يا أَخَوَاتُ : Kızkardeşler, bu defterleri alın.(2)
عَنْ (An) e, a.
ھو بَعِيدٌ عَنْ المَدْرَسَةِ جِدّاً : O gerçekten okula uzaktır.
بِ (Bi) İle.
قَتَلَ الرَجُلُ الحَيَّةَ بِالحَجَرِ : Adam yılanı taş ile öldürdü.
أَبِاللُغَةِ العَرَبِيَّةِ ھذه المَجَلَّةُ؟ : O dergi Arapça (Arap dili ile) mi?
لا، ھي بِاللُغَةِ الاِنْكِلِيزِيَّةِ : Hayır, o İngilizce (İngiliz dili ile).
أَنَا مَسْرُورٌ بِلِقَاىِٔكَ : Seninle karşılaştığımdan dolayı sevinçliyim.
أَنَا مَسْرُورَةٌ بِكَ : Ben seninle (senden dolayı) memnunum.
فَرِحَ بِيَ المُدَرِّسُ كَثِيراً : Öğretmen benimle (bana) çok sevindi.
و (Ve) Üç farklı şekilde kullanılabilir. 1- Ve bağlacı, 2- Ant, yemin (Harf-i Cer), 3- Hal, durum (iken) (İsim cümlesi olarak kullanılır. Cümle içinde fiil kullanılmışsa muzari olur. Fiil cümlesinde kullanılacaksa قد ile birlikte kullanılır, bkz. Mazi Fiiller.)
أُرِيدُ كِتَابًا وقَلَماً : Kitap ve kalem istiyorum.(1)
واللهِ مَا رَأَيْتُهُ : Valla onu görmedim.(2)
دَخَلْتُ المَسْجِدَ والإِمامُ يَرْكَعُ : İmam rukudayken camiye girdim.(3)
مَاتَ أَبِي وأَنَا صَغِيرٌ : Babam ben çocukken öldü.(3)
دَخَلَ المُدَرِّسُ الفَصْلَ وھو يَحْمِلُ كُتُباً كَثِيرَةً : Öğretmen birçok kitap taşıyorken sınıfa girdi.(3)